Değerli okurlarım yaşam şartlarının en zor olduğu şehir neresidir diye sorulduğunda hiç tereddütsüz İstanbul derim. Ama bunun yanında dünyanın en güzelliklerinin harman olduğu neresidir dendiğinde de yine İstanbul derim. Çeşitli medeniyetlere başkanlık yapan bu şehrin en güzel tarafı tarihe mal olan camilerinin minarelerinden seba makamında okunan sabah ezanlarını dinlemek ve sabah nazmını eda etmekte ayrı bir güzelliğin coşkusunu yaşamaktır. Bulunmaz bir nimet Atasay Kamer ile komşuyuz. Evlerimiz karşı karşıyadır. Evimin ön balkonuna oturup yazdan kalan sıcak güneşli bir klasik sonbaharın son günlerinin rahatını çıkarıyordum. Uçakların beş dakika da bir biri arkasından iniş kalkışlarından ses kirliliğine rağmen coşkulu bir güne başlıyorduk. Karşımda Atasay’ın evi devasa bir büyüklükte saraylardan eksik bir tarafı yoktu.
Bu hafta 30 Ağustos gazetesine ne yazayım diye düşüncem kısa sürdü. Hazine bulmuş gibi sevindim. Bu akıllı müteşebbis, dürüst, insan sevdalısı ve hayranı olduğu Çivril’e neler yaptı neler. Ağzından defalarca duydum yaptıklarım, daha yapacaklarımın yarısı diyordu. Benim malım ve param hatta kendim dahi benim değil bunlar bana verilmiş emanetlerdir eğer bu emanetleri Allah yolunda harcarsam ne mutlu olacağım. Biraz daha elimde kalırsa onları da vermeye amadeyim diyerek şükür ediyordu. İşte bu bonkör insanı köşemden yazmak istedim. Tabi ki yazabilirsem. Yazamazsam kendisinin hoş görüsüne sığınır özür dilerim.
Çivril hizmetlerinde en başta rahmetli İsmail Özcan ve sayın Selami Özel’i köşemden lisanı mizahi şekliyle yazmaya çalıştım. Sayın Atasay Kamer’i de inşallah yazayım ya Bismillah diyorum. İçinizden birileri Kadir Amca bu yazı da yağ kokuyor derse hem obalımı alır, hem de yanlış kapı çalarlar çünkü o benim gönül kardeşim.
Trenin son vagonunu yakaladım, kendimi Karadeniz Ereğli’de buldum her imkâna kavuştum, fazlasına gerek yok. O benim gönül kardeşim öylede biline. Benim geleneğimde başta insanlık, sonra da bu ülkeye ve sevdalısı olduğum Çivril’e hizmet var. Ukalalılığın âlemi yok. Sende bir çivi çak ta senide hep birlikte alkışlayalım. İt ürür kervan yürür. Sen kahvede fayans döşe emi! Bugünkü Türkiye’de ülke için, Çivril için, Uşak için, keşke demeğe gerek yok. Yüz tane Atasay olsa da üretime, ticarete, eğitime ve aynılarına katkıda bulunsa. Açıkça ifade etmede güçlük çekmem küçük bir noktada siyasi birlikteliğim olamadı bu doğrudur gerçektir. İkimizde Çivril’e hizmet vermede bürokrasinin katı ve acı kurallarına muhatap olarak manevi sıkıntılar çekmemize rağmen yardım severliğimizden hiç taviz vermedik. Sayın Atasay Kamer nerede uyanık ve geleceği parlak bir Çivrilli görsün hemen onunla irtibat kurup onunla iş kurar ve onun yakınlarının geleceğini garanti altına almasını sağlar. Örnekleri pek çoktur. Hani buna mübasil başka bir Çivril’li çıktımı ve görüldü mü? İnanmayan gelsin de görsünler Kapalıçarşı’ya. Atasay’ın çırakları her konuda belli bir yere gelmişler gerek ihracatta gerekse ithalatta altının ehil ustaları olup fabrikalar kurarak âlemi cihana yayılıp aranan markalar olup altın işletmeciliğinde Türkiye’de isim yapmışlardır. Dünya altın işletmeciliğinde İtalya ve Hindistan’dan sonra üçüncü sıraya oturmuşlardır. İşte örnek bir isim yine onun yetişmesinde büyük emeği olan İstanbul Kuyumcular Odası’nın 15 sene başkanlığını yapan Alaaddin Kameroğlu da onun izinde olduğunu ifade etmede çekinmem. Kendileri açıkça açıklıyor benim her türlü varlığım bana emanettir. Bu yalnız benim için geçerli değil herkes için aynı durumdadır. Yok, birbirimizden farkımız diyor.
Çivril Sayın Atasay Kamer’e sahip çıksın doğduğum yere hizmetlerimin daha yarısı değil zincir halkaları gün be gün çoğalacaktır. Onun son çıkardığı Altın Çocuk isimli kendi hayat hikâyesi kitabı lütfen okuyalım. Sayın Atasay Kamer’i anlatmak pek o kadar kolay değildir, mütedeyyin ve mütevazı davranışlarıyla herkese değer verir darılıp küsmek onun kitabında yoktur. Bunun içinde bir halk adamıdır yedi düvelle barışıktır. Benim hayatım kendimle bir hesaplaşma dönemidir hayat bir yalnızlığı ifade etmez etrafıyla, evlatlarıyla, ailesiyle, komşularıyla hatta memleketiyle nizam intizam ve güven içinde kardeşçe birlikte yaşamak için kurulan bir yemek sofrasıdır. Bu sofrada bulunan envai çeşit güzel yemekler dostça eşit lokmalarla yendiği müddetçe geçerlilik kazanır. Sofiyane düşünceler idrak edilerek cennetin kapılarını birlikte açılmasının tespitine ön ayak oluruz. Bu kitabı okuyunca bu yazdıklarım onun yanında cılız kalır.
Gelelim Sayın Atasay Kamer’in Çivril için tavsiye ve tespitlerine. Evvela dosdoğru olacağız, çok çalışacağız işimiz aşımız ve işimizden başka bir şeyle meşgul olmayacağız. Boş şeylerle uğraşma yerine meşguliyetimizde çok terleyeceğiz, iyi düşünüp akıllı davranışımız ön planda olmalıdır gerisini Cenabı Mevlama bırakıp salih kullarından ayrılmamak gereği kendiliğinden ihsan olunur.
Aziz okurlarım fazla uzatmadan bu deryanın hayat hikâyesi kitabını muhakkak okuyun her eve girmesi gerekir. Dedim ya sevgili okurlarım Atasay’ı sayfalara sığdırmak pek o kadar kolay değil. Kendi ticari işlerini o kadar nizama sokmuş ki mesleğini de Türkiye’de lider olarak geliştirmiş hatta mübala olmasın dünyada ilk onlara veya daha yukarılarda duayendir. Haklıdır ve akıllıdır bu sayısız değerli hizmetlerden Çivril’de hakkını alıyor ismini taşıdığı Pamukkale Üniversitesine bağlı Çivril Atasay Kamer Yüksek Okulu’na öyle bir kariyer kazandırıyor ki, sağ ol demekten başka diyeceğimiz bir şey olamaz. Hele o sayısını bilemediğim yurtlar sanki beş yıldızlı bir oteller zinciri kadar mükemmel. Hizmetlerin yapımında Keriman Kamer Hanımın’da büyük desteği olduğunu da unutmamak gerekir. Saygılarımla