Değerli okurlarım
Gelin bu hafta sizlerle Dünya ve Türkiye tarihine mal olmuş hatta Çivril’ inde makus talihine isim bırakmış hepimizin de yakinen tanıdığımız Türk siyasi tarihine geçip misali mi “altı defa gidip yedi defa gelmiş” isim sayın Süleyman Demirel’den bahsedeceğim. Bahsini edeceğimiz başbakan olmuş Cumhurbaşkanı olmuş Allah uzun ömürler versin 90 yaşında kendi isteğiyle bir kenara çekilmiş ulusumuza yaptığı hizmetlerin hazzını taşıyarak toprağın can damarı olan suyu kana kana içen bu değerli mübarek toprak Türkiye’nin dört bir tarafına yayılan barajlarını yapan kimdir dendiğinde elbette Süleyman Demirel’dir. Yalnız bunlar mı? Daha neler neler, hizmetler vererek tarihe geçmiştir.
Dedim ya Türk tarihine isim bırakan barajlar kralı unvanını alan sayın büyüğümüzün hayatını yazmak beni çoktan aşar işgüzarlık yapmam da doğru olmaz tarihçiler bu konularda inceden inceye neticeye varırlar bu kahramanı ister beğenin ister beğenmeyin bu demokratik bir hakkınızdır. Bunun analizini yapmak benim harcım değildir. Bir atasözünü de demeden geçemem “güneş balçıkla sıvanmaz” benim amacım bu tarihi ismin geçmişteki hizmet dönemlerinde pek çok kereler benimle görüşmeleri olmuş benim Çivril’e hizmetlerimde kendileri takdir ve ödüller almışımdır. Kendileri de Çivril’i yakından tanır ve başbakanlığında önceleri buralara gelip Işıklı Barajında emek ve çalışmaları olmuştur. Çokta faydalarını gördük değerli okurlarım benim anlatma yönüm bu. Değerli büyüğümüzün pek çok sevmeyeni de vardır. Buna rağmen sabır etmiş olgunluk göstermiş bütün düşünce ve amacı bu ülkeye hizmet olduğunu bende takdir ve tasvip ederdim.
Sayın Demirel 27 Mayıs ihtilalinden önce Devlet Su İşleri Müdürü idi. Genç yaşına rağmen Türkiye’yi avucunun içi gibi biliyor gördüklerini hiç unutmayan bir hizmet adamıydı. Duyduğuma göre de o zamanki Demokrat Parti’nin sevilen ve sayılan üst bürokratıydı rahmetli Celal Bayar ve Adnan Menderesin çok yakın hizmet elemanıydı. İşte bu vatan sevgisi kendilerinin bilmediği bir ilerde insan sevgisinin sebep olacağı merdivenlerinin hızla çıkmasının heyecanına ve hizmet verme yüksekliğinin makamlarına götürecekti. Güngeldi bu ülkeye bir darbe paralelinde 27 Mayıs askeri ihtilalı olmuş, milli irade gasp edilerek idari devlet işgal altına işgal edilerek Türkiye’nin geleceği tıkanmıştır. Ne bu konuya benim kalemim yeterli olmaz. bu zaman içinde bende dar bütçeme rağmen Çivril siyasetinde Demokrat Parti ilçe gençlik kolluk başkanı olarak ufak ufak yerimizi alıyorduk. İhtilalın verdiği yönlendirmelerle rahmetli Ragıp Gümüşpala başkanlığında Adalet Partisi kurulmuş Çivril’de de bu yeni partiyi de çok kısa zaman içinde kurup ilk üye ve teşkilat başkanlığını da üstüme alarak herkesin korktuğu bir dönemde dokuz arkadaşla yola koyulduk. Bunların hepsi bugün dünyada yok hepsine rahmet diliyorum. Hepimiz cebi boş, yüreği dolu insanlardık. Epey zaman lokal dahi bulamamıştık. Neyse pek geriye gitmeyelim. Gelelim konumuza Ankara’daki siyasi durumu yazmama gerek yok çok şeyler oluyordu bizler seyirci kalıyorduk. Demokrasiden hiç eser yoktu. Türk siyaseti Ispartalı iki değerli ismi seyrediyordu biri tıp doktoruydu, diğeri su mühendisiydi. Tüm basın bu ikiliden bahsediyor eski kapatılan Demokrat Parti taraftarları daha güçlenerek yeni kurulan Adalet Parti safına geçmişti. Rahmetli İsmet İnönü’de CHP’nin başkanı olmuş, bir iki yeni partiler olmuşsa da güç kazanamamış Adalet Partisi ipi göğüslemiş ama mecliste çoğunluğa ulaşamadığından tek parti olarak hükümeti kuramamıştı. Buna rağmen zamanın şartları gereği İsmet İnönü başbakan olmuş Adalet Partisi muhalefet görevine gelmiş bu zaman içinde Ragıp Gümüşpala vefat etmiş iki Ispartalıdan biri Süleyman Demirel genel başkan seçilmiş, ihtilalin getirdiği her türlü zorluklar her iş kolunda görülmüş, halk büyük zorluk içindeydi. Muhalefet acımasızca tenkit ve eleştirileri sürdürüyordu. Genel seçimlere kısa bir zaman vardı bu zamanı iyi kullanarak halktan bir parça olan genç siyasetçi Süleyman Demirel barajlar kralından sonra çoban Sülü lakabını alarak halkın sevgisini alarak her gittiği yerde coşkuyla karşılanıyordu. Rahmetli babası Yahya Demirel halk arasında külotlu pantolonla dolaşıyor halk bunu benimsiyor, seviyordu. CHP aynı bugünkü gibi kendini pek anlatamıyor iç kavgaları eksik olmuyordu. Her zamanki gibi halka tepeden baktığı için halkta bunlara itibar etmiyordu. 1965 genel seçimleri yapılmış Süleyman Demirel’in partisi ipi göğüslemiş Isparta İslamköy’den çıkan azimle pırıl pırıl zekâsıyla genç yaşında başbakan olmuş ve vatandaşın tek umuduydu.  Her tarafta şantiyeler kurulmuş, fabrika bacaları yeniden tütmeye başlamış buna rağmen bazı sol kanat şuursuzca Adalet Partisine yükleniyor bir Ecevit masalının çıktığından haberi yoktu. Terör aldı başını gidiyordu bunu engellemeye çalışan hükümet pek başarılı olamıyordu. Bir sabah birde baktık yine ihtilal olmuş keşke olmasaydı. Asker yönetimi ele aldı bunun analizi beni aşar. Bu zaman içinde sayın Demirel içerde bir zaman sonra seçimle başbakanlığı tekrar alıyor, hatta Cumhurbaşkanı oluyor ve bu bilgiler yakın tarihimiz içinde olduğundan tarafsız bir Cumhurbaşkanlığı halkında tekraren beğenesini alarak kendi köşesine çekiliyor.
Not : Ispartaya bağlı İslamköyünde yeni açılan Süleyman Demirel külliyesi olan müzeyi herkesin görmesini tavsiye ederim. Sevgilerimle 
Kadir Kameroğlu