• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Üyelik Girişi
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar37.903538.0554
Euro41.453141.6192
Kadir Kameroğlu
kadiramcacivril@hotmail.com
Eski Ramazan Bayramından Anılar
08/08/2014

Değerli okurlarım
Gelin bugün sizlerle 70 – 80 sene öncelerine gidelim. Mübarek Ramazanın ilk günüydü, zaman gelip geçiverdi. İşte insan ömrüde gözümüzü açıp ta kapamayınca kadar hızla gelip geçiveriyor çabuk geçen zaman dilimini iyi değerlendirip sonu ölüm olan döngüyü aklımızdan çıkarmamız gerekir. Hayat rutin olarak akıp gidiyor “çare bu geçen ömrün iyi değerlendirilip, ister maddi olanaklarını, ister manevi gücüyle bu akıntıyı zenginleştirmek o kimsenin tercih ve teveccühüdür. Herkes aynı teknenin hamurudur. İyi düşünürseniz iyi, kötü düşünürse kötülüğün tercihinden kurtulamazsınız. Herkesin Vehbi Koç kadar zengin olma şansı olmayabilir. Ama herkes mutlu ve bahtiyar olma şansına sahiptir. 
Bu ikinci tercihte yaşam şartlarını kolaylaştırır. Hani bir söz vardır “malda cefa tamburda sefa” harikuladenin alasıdır, aklımızı iyi kullanırsak sağlıklı bir ömür, seven bir kalp, sevilen bir ahlak ve davranışa sahip olmak geçici olan bu âlemde Allah’ın en mutlu insanı olmaktır. Bu hizmet anlayışı zannedildiği kadar zor olmayıp, kaderin tecellisini değerlendirmek en güzel çare olduğunu huzurlu yaşamakla mümkündür. 
Değerli okurlarım biraz derine gittik galiba hatırlayabildiğim kadarıyla eski Ramazanlardan, eski bayramlardan bahis etmek istiyordum. Birde şunu demeden geçemeyeceğim bu günleri gördükçe sakın ha o eski günlerin zor şartları içinden çıkarılmayan problem ve sıkıntıları hastalık ve buna benzer çaresizliklerin tahammül edilmez güçsüzlüklerini methetmeye hiç niyetim yok. İnşallah o tahammülü güç günler geri gelmez çocukluğumda pek çok hastalık ve benzerlerini ulusça hep çektik. Başta sıtma hastalığı, verem, kabakulak, göz ağrısı, kuşpalazı ve buna benzerleri saymakla bitmeyen acılar ve sıkıntılar diz boyuydu. Neyse doğduğum ev kerpiçten, üstü topraklı, ne dosdoğru bir yaşam vardı, nede hayat. Evimiz şimdiki Çarşı Camisi’nin 50 metre yakınındaydı. Cami Koca Cami diye anılırdı. Bu yakınlık biz mahallelinin dini konuları daha çok bilmemize sebep oluyordu. Elektrik yok, yol yok, okul tek 30 Ağustos İlkokulu. Okumanın önü açık değil. Okuma oranı gayet düşük, işsizlik diz boyu, halkın % 80’ni cahil. Sizleri daha da sıkmayayım yani hayat çok zordu senede birer defa gelen Kurban ve Ramazan Bayramları tek teselli bulma hevesimizdi. Sırtımızın tek bayram da yeni elbise bulma zamanlarıydı. Bağ bostan mevsimi dışında meyve yeme şansımız yoktu. Bayram namazları harikaydı, herkeste bir sevinç, güler yüz ve tebessüm eksik olmazdı. Çivril’de üç cami vardı, Çarşı Camisi, Tort Camisi, birde Sofu Camilerimiz mevcuttu. Cami hoca ve müezzinleri maaş falan almamalarına rağmen gayet temiz, bakımlı ve harikuladeydi. Vakit namazları hiç ihmal edilmez, belli kişilerce kamet edilir, ücret almazlardı. İzin filan hiç duymazdık, dini okullar olmadığından yeni hafız ve imam yetişmesi için bu din adamları hiç korkmadan talebe yetişmesi için gayret içindeydiler. Nedeni Kur’an öğretmek yasaktı. Halk çoğunlukla rençper olduğundan ekmeğini topraktan çıkarıyor ve buna benzer işlerle meşgul olduğundan oruç ayı ramazanlarda oruç tutmakta sıkıntı yaratıyordu. Akşam iftarları höyükten atılan topla oruç bozuluyor veya cami minaresinden çalınan canavar düdüğüyle bu ihtiyaç gideriliyordu. Oruçları namaz dışında belli kişilerce şaka niyetiyle çeşitli latifeler yaparak kızacak olanları kızdırırlar, zamanı hoşça geçirmeye vesile olurlardı. Kimseyi rahatsız eden durumlar olmadıkça yalana itiraz edilmezdi. Bazen de bazı kahvelerde tombala çekilirdi. Şunu da demeden geçemem bazı örf adetlerimiz bugünden daha iyi ve kaliteliydi. Utanma duygusu revaçtaydı bu konuyu daha da açmayayım. Hocaların sözü ve lafları kaliteli olduğundan halk tarafından dinlenirdi. Verdikleri öğüt ve tembihler halkın tercihleriydi. Neydi o rahmetli Acıpayamlı Müderris Din Adamı Sayın Ahmet Akşit Hoca’nın dilinden bal akan şivesiyle herkesi heyecanla dinletir. Vaaz ve sohbetleriyle Çivril’in müftü efendisiydi. Çarşıda yürürken esnafın saygıdan ayağa kalkmaları ayrı bir sevginin tezahürüydü. Biz çocuk ve delikanlılar onu dinlemek için camileri doldururduk Allah gani gani rahmet eylesin. Şimdiki Ramazan dönemleri eskiye göre çok kolay olduğu kadar imkânlar nispetinde bilakis vücudun dinlenmesine de yardımcı olduğundan sağlık yönüyle de isabetli yaşlılık ve sağlık problemi olmayanlar bu dini görevi yerine getirmek bir şansta diyebilirim. Bu vesileyle önümüzdeki Pazartesi günü Ramazan Bayramı tüm İslam âleminin ve Müslüman Kardeşlerimin mübarek bayramını candan kutlar, şu günlerdeki sıkıntılarımızın giderilmesi, barışçı bir ortamın yaratılması için Ulu Tanrıya niyaz eyler, esenlikler dilerim. 
Kadir Kameroğlu 



697 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

ahmet akşit     03/09/2014 13:32

Sayın Kadir bey; yazınızda ismi geçen Ahmet Akşit dedem olur. Babam Lami Akşit ile dedem hakkında konuşuruz . Dedem Ahmet Akşit ile övgü dolu sözlerinizden dolayı sizlere teşekkür eder, sağlık sıhhat dilerim.
FUAT AKŞİT

Yazarın diğer yazıları

Tercih Meslek Liselerinde - 05/10/2016
Tercih Meslek Liselerinde
Çivril’im Mağdur - 24/08/2016
Çivril’im Mağdur
Hastanemiz 100 Yataklı - 03/08/2016
Hastanemiz 100 Yataklı
Töreni Neden Terkettim? - 30/06/2016
Töreni Neden Terkettim?
Sayın Ak Partililerin Dikkatine - 24/06/2016
Sayın Ak Partililerin Dikkatine
Tarihi Camilerimiz Bakımsız - 17/06/2016
Tarihi Camilerimiz Bakımsız
Çivril’e Kavuştum - 08/06/2016
Çivril’e Kavuştum
Ziraat Fakültelerinin Tarımdaki Önemi - 06/06/2016
Ziraat Fakültelerinin Tarımdaki Önemi
Niyet Hayır Akıbet Hayır - 18/05/2016
Niyet Hayır Akıbet Hayır
 Devamı
Saat
Site Haritası