• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Üyelik Girişi
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar37.903538.0554
Euro41.453141.6192
Kadir Kameroğlu
kadiramcacivril@hotmail.com
Hoş geldin mübarek Ramazan
27/06/2014

Değerli okurlarım
Gelin size bu haftaki yazımda sizlerin dert ve sıkıntılarınızdan bir an dahi olsa da uzaklaştırarak, bundan tam 75 sene önce Çivril’deki ramazanları natürel bir şekilde anlatmaya çalışayım.
Çivril’in nüfusu takriben 3400 falandı tarıma dayalı bir ekonomisi olduğundan vatandaşların gelir kaynakları da buna paralel olarak sınırlıydı harcama olanakları da pek yoktu. Elektrik yok, yolları toprak çarşı içinde basit Arnavut taşlarıyla kaplı, okuryazar oranı %20’lerin altında falandı. İlçede tek okul olarak 30 Ağustos Okulunda öğretmen adedi 5’i geçmez, köylerimizde okul olmadığından pek nadir bölge okulları var, onlar da 3. Sınıfa kadardı. Neyse bu konuyu başka bir yazımda etraflıca anlatayım. Gelelim oruç ayımız olan Ramazan’a. Günler önceleri hane insanları hazırlıklara başlar, evler temizlenir, kiler diye nitelendirdiğimiz mutfak malzemeleri gözden geçirilir, başta bulgur tarhana ve benzer yiyecekler ortaya çıkar. Dedim ya gelir düzeyimiz kıt olduğundan dıştan parayla alma gücümüz sınırlıydı.
Bu yoksulluk yalnız bizim için geçerli olmayıp %90 aynı durumdaydı. Üç beş ailenin dışında fakirlik diz boyuydu bilmem anlatabildim mi. Tek tesellimiz maneviyatımız ve birde kuyruğu dik tutmamızdı.
Akşamları kara fırınların çıkardığı mis gibi pide alabiliyorsak, tarhana çorbasının içine kattığımızda dünyalar bizimdi, güya özlediğimiz o günler bir daha gelmez inşallah, oruç açma zamanı geldiğinde iftarda sofralarımız pek o kadar zengin olmasa bile komşu hukuku ve dayanışması vardı herkes bu hususa riayet ettiğinden çeşit çoğalırdı. Şunu da demeden geçemem Osmanlı’dan bize pek o kadar mutfak kültürü kalmadığından Işıklı Kasabamız dışında damak tadına pek aşina değildik. “bulgurla tarhana fakirlik bizden yana” diyerek teselli buluyorduk.
Orucumuzu şehrin kabristanından ‘Cilavcı’ lakaplı Hasan Hoca’nın attığı top ile bozar yine aynı kişinin attığı sahur topuyla da başlanılırdı. İlçemizin üç camisi vardı. Yukarı Mahalledeki Sofu Camisi, şimdiki tek minareli Çarşı Camisi ‘Koca cami’ diye anılırdı. Birde aşağı mahallede ki Tort Cami diye anılan mütevazı bir camimiz vardı. Günler önceleri bu camiler mahalle halkı tarafından tertemiz edilir iç kısımları mis gibi kokar, içlerinde hiç halı falan olmamasına rağmen halkın teveccühüne mazhar olurdu. Buralarda riya ve dedikodu hiç olmaz, herkes ibadetini huzur içinde icra ederdi. O günlerde devlet tarafından maaşla tayin edilen ne imam, ne de müezzinler vardı. Bu asil hizmetleri icra eden hocaların var olduğunu da belirteyim. Allah rahmet eylesin bunlar bugün aramızda yoklar ne vakit namazlarını geçirir, nede sabah namazlarına gelmemezlik ederlerdi. Hiç haftalık ve yıllık izinleri yoktu hatırlayabildiğim kadarıyla Sofu Cami İmamı Hacı Hüseyin Aslan Hocamız ilk ders aldığım hocam Çarşı Cami İmamı Hafız Ramazan Özçimen Hocamız, Tort Cami Hocam Hacı Ümmet Uyar Hocamız tevazu ve ağır başlılığıyla herkesin takdir ve sevgisini kazanan biriydiler.
Şunu da demeden geçemem bu asillik kervanına rahmetli Aydınlı Hafız diye anılan Ali Aydın Hocam, yine Rahmetli Kör Hafız diye anılan Hafız Amca, adını bilmiyorum yine  aramızdan ayrılan Hacı Ahmet Özçimen Hocamızın biz çocuklarla ilgilenmeleri camilerimizin bu günlere gelmesine sebep olanların cümlesine Allah’tan rahmet diler kabirlerinin cennetten bir parça olmasını dileyerek dualar ederim. O günlerin adet ve geleneklerinde herkesin bir mesuliyet kriteri vardı, komşu hukukuna riayet edilir, islamiyetin yücelmesinde bir katkı duygusu manevi yönden gelişmenin huzurun güvenliliği devlet vatandaş el ele sevgisinin bilinci, Türk ulusunun müreffeh oluşunu, bayrak ve Atatürk hayranlığı herkesin amaç ve güvencesiydi.
Bugün itibarıyla yaşım gereği üç mevsimin zaman dönemini hatırlıyorum. Tarım ülkesiyiz dedim bu sıcak günlerin çok zor şartlar altında geçen Ramazan Ayı oruçlarının zorluğuna katlanarak dinini icra eden Müslüman ve mütedeyyin çilekeş dindaşlarıma ebedi ve kalıcı bir barış dilerim. Yüce Allah’ımdan dilek temennim bu dualarımızın kabulü ve devletimize, milletimize zeval vermemesi tüm Müslüman âleminin huzura kavuşmasını niyaz eylerim. Aslında bu barış elimizde ama bir türlü gerçekleri göremeyişimiz bu perişanlığın devamıdır diyerek hayırlı Ramazanlar diliyorum.
Kadir Kameroğlu



721 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Tercih Meslek Liselerinde - 05/10/2016
Tercih Meslek Liselerinde
Çivril’im Mağdur - 24/08/2016
Çivril’im Mağdur
Hastanemiz 100 Yataklı - 03/08/2016
Hastanemiz 100 Yataklı
Töreni Neden Terkettim? - 30/06/2016
Töreni Neden Terkettim?
Sayın Ak Partililerin Dikkatine - 24/06/2016
Sayın Ak Partililerin Dikkatine
Tarihi Camilerimiz Bakımsız - 17/06/2016
Tarihi Camilerimiz Bakımsız
Çivril’e Kavuştum - 08/06/2016
Çivril’e Kavuştum
Ziraat Fakültelerinin Tarımdaki Önemi - 06/06/2016
Ziraat Fakültelerinin Tarımdaki Önemi
Niyet Hayır Akıbet Hayır - 18/05/2016
Niyet Hayır Akıbet Hayır
 Devamı
Saat
Site Haritası