Değerli okurlarım;
Bu haftaki yazımıza Necip Fazıl KISAKÜREK’in bir deyişiyle başlayalım, ‘’arı bal yapar fakat izah edemez’’. Geçen haftaki yazımda da belirttiğim gibi bizim Çivril’de de sözde bal yapan arılarımız var ama hizmet ve icraat yönüyle ele aldığımızda bal yapanlara rastlamak pek mümkün olmuyor. Hani bir tekerleme vardır ‘’sen ağa ben ağa ineği kim sağa’’. Uzaklardan geliriz, yurtiçi veya yurt dışından, yeşil Çivril’imizin mümbit ovasını, şırıl şırıl akan barajını görürüz, havasını teneffüs ederiz, tabiat zenginliğini görür maşallah çekeriz. Fakat hiçbir sosyal hizmete talip olmayız, talip olmadığımız gibi bu yönde çalışanlar hakkında da dedikodu yapar olmadık ithamlarda ve suçlamalarda bulunuruz. İşte bu beğenmedükçüler, istemezükçüler ne ellerini ceplerine atarlar ne de sosyal faaliyetlerde bulunurlar, bunların ceplerinde adeta yılan vardır.
Ama palavra atarken mangalda kül bırakmazlar atarlarda atarlar. Gerçi bu tür insanlar azınlıkta olup kısır çekişmelerin ezbercileri ve erbabıdırlar, yine de suyu bulandırmaktan geri kalmazlar, biz gelelim ana konumuza.
Denizli ilimiz yeni yasaya göre büyük şehir oluyor, bizler de buraya bağlı olarak ilçe belediyesi konumuna geçiyoruz, köy ve kasabalarımız mahalle olarak yaşamlarını sürdürecekler. Bu yeni düzeni isteyelim ya da istemeyelim yasanın gereği neyse o olacak. Durumu ahvali biliyoruz ama işin derinliğini pek bilmediğimiz için oturup bekleyeceğiz, ak mı kara mı göreceğiz, zurnada peşrev aranmaz. Müstakil bir ilçe olarak kendi yağımızla kavruluyorduk, fakat Denizli’nin üvey evladı olarak bir kenara itilmiş garip gibiydik, hizmet akışı pek bize doğru olmuyor ve sesimizi duyurmada sıkıntı çekiyorduk. İnşallah bu yeni dönemde şanssızlığımızı yener kabuğumuzu kırarız diye umuyoruz. Bir süredir İstanbul’dayım ama toplum insanı olmak pek o kadar da kolay değil, devamlı Pamukkale TV’yi seyrediyorum, oradan Denizli ve ilçelerini takip ediyorum. Televizyonun müdürü Adem Bey iyi bir dostumdur. Sürekli olarak ısrarıma rağmen ilçeler içinde en az Çivril’in haberi ve yayını yapılıyor. Çivril’i az görebildiğim için üzülüyorum. TV’de seyrettiğim şeylerin çoğu siyasi, yaklaşan mahalli seçimler, aday adaylarının çokluğu. Maşallah Çivril dışında birçok ekran hep bu adaylarla dolup taşıyor, hizmet yarışında sanki top koşturuyorlar. Ama inşallah bizden az olur ama öz olur diyorum. Hani Osman BÖLÜKBAŞI’nın bir sözü vardır, ‘durgun sular derin olur’ der. İnşallah seçilen başkan ya bismillah der şu Çivril’in makus tarihini yener, eserlere eser katar. 15 gün önce Denizli’ye gittim, her yer şantiye gibi belediyede fevkalade bir çalışma var. Kıskanmayalım geldim Çivril’e burada da hummalı bir çalışma var, döşenen renkli taşlar yolları çiçek bahçesine çevirmiş. Yaklaşan mahalli seçimlerden dolayı adaylar yatırım yapıyorlar. Hayırlı bir haber çıksa da şu seçimler üç ay ertelense, eminim Türkiye yapılmadık yol kaldırım kalmaz. İşte demokrasinin güzelliği, milli iradenin zaferi, işte demokrasi bu yüzden güzeldir. Ne kadar çok hizmet verirsen halk da seni seçer. Sonuçta vatandaş yararlanmak ve memleketinin karlı çıkmasını ister. Bu yüzden yerel seçimlerde ideoloji sökmez, ister solcu ol ister sağcı, ister komünist ol ister dinci, seçmeni ilgilendirmez, yeter ki iyi çalış, hizmet ver. Adayları tespit ederken partiler zorlanıyor, ince eleyip sık dokuyorlar, kim bu işe daha yatkın, kim daha çalışkan, kim bu seçimi alır diyerek adam seçiyorlar. Belde seçimleri vatandaşın kendi seçimleridir, tanıdığı ve bildiği seçerler. Fakat genel seçimlerde parti liderine oy verirler. Anadolu’da öyle iller ve ilçeler vardır ki başkanın kendi fikrini merak bile etmezler. Bakınız şu bizim Çayır Mh. Muhtarı sohbet kahvesi sahibi Ali OĞUZ senelerdir muhtardır ama partisi bile belli değildir. Onun karşısına senelerdir aday dahi çıkmıyordu. Vatandaşın başbakanla, bakanla, milletvekiliyle ne işi olacak? Hiç. Ama yerel yönetimlerde bu böyle değildir. Belediyeye gittiğinde bir güler yüz, bir bardak çay asla unutulmaz. İşte inşaların beklediği de budur. Seçmenler pek o kadar cahil değil artık, benim oyumu alan aday seçildikten sonra bana geri dönüşü ne olacak? Ne verecek memleketime? Yenilikleri nelerdir? Kentsel dönüşümden ne kadar anlıyor? Seçmen olarak bizler insan gibi yaşayabilecek miyiz? Temiz bir şehir, tozsuz bir kent, yemyeşil bir Çivril olacak mı? Diye soracak seçmen. Bu tip konularla ilgili görüşlerimi gelecek haftalarda yazayım, adayların seçim beyannamelerini bir görelim. (tabii gönderirlerse) Sevgilerimle                                                   
  Kadir KAMEROĞLU