CUMHURİYET HALK PARTİSİ DENİZLİ İL KADIN KOLLARI BAŞKANI AYŞEN KOCABAY’NIN 5 ARALIK KADINLARA SEÇME
15/12/2022
CUMHURİYET HALK PARTİSİ DENİZLİ İL KADIN KOLLARI BAŞKANI AYŞEN KOCABAY’NIN
5 ARALIK KADINLARA SEÇME VE SEÇİLME HAKKI
TANINMASININ 88. YIL DÖNÜMÜNE İLİŞKİN BASIN AÇIKLAMASI
05.12.2022 Bugün biz kadınlar için hayati öneme sahip olan en onurlu günlerden birisidir. Ülkemizin kurucusu ve kurtarıcısı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde, 5 Aralık 1934 tarihinde seçme ve seçilme hakkını kazandık. Dönemin Başbakanı İsmet İnönü’nün ifadesiyle Atatürk’ün “en ileri devrimlerinden” biri gerçekleşti.
Birçok gelişmiş ülkeden önce kazandığımız bu hak ile eşit yurttaş olma statüsüne kavuştuk. 1935 yılında gerçekleşen seçimlerde, kadınlar büyük bir hevesle haklarına sahip çıktı ve oylarını kullandı. Özellikle büyük şehirlerde, kadınların oy kullanma oranı erkeklere yakındı. Seçim sonucunda 17 kadın milletvekili Meclis’e girdi. 1936 yılında yapılan ara seçimle birlikte, kadın milletvekili sayımız 18’e çıktı. Böylece Meclis’teki kadın milletvekili oranımız yüzde 4,6 oldu. Bu oranla parlamentoda kadın temsilinde dünyada ikinci sırada yer aldık.
Aradan geçen 88 yıla rağmen; ilerlemek bir yana 129’uncu sıraya geriledik. Örneğin bu oran, 2011 yılında kadınların seçme ve seçilme hakkını kazandığı Suudi Arabistan’da yüzde 20, 2006’da aynı hakkın tanındığı Birleşik Arap Emirlikleri’nde ise yüzde 22,5’tur.
Dünya Ekonomik Forumutarafından hazırlanan 2021 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’nda yer alan endekste ise Türkiye 156 ülke arasında 133. Sıradadır.
Seçmen nüfusunun yarısını kadınlar oluşturmasına rağmen, kadınların karar alma süreçlerinde yeterince yer almamaları ve siyasette ‘eksik temsil’ edilmeleri bir demokrasi sorunudur.
Bu sorun öylesine büyük ki; araştırmalara göre Türkiye’nin tam cinsiyet eşitliğine ulaşması için 152 yıla ihtiyacı var. Oysaki biz kadınların 152 yıl beklemeye tahammülü yok!
Değerli Basın Mensupları,
Kadın kimliğinin, ulusal meclislerde ve yerel yönetimlerde temsili için belirlenmiş olan kritik eşik yüzde 33’dür. Peki, ülkemizde durum ne?
1934 yılından bu yana 23 Genel Seçim yapıldı. Toplam 11 bin 385 milletvekili Meclis’te görev yaptı. Bu vekillerin sadece yüzde 5’i, yani 598’i kadın. Bugün Meclis’teki 580 milletvekilinin ise yüzde 17,4’ü, yani 101’i kadın.
Ülkemizdeki 17 bakandan sadece biri, yani yüzde 5,8’i kadın.
1930-2019 yılları arasında yapılan 19 yerel seçimde, toplamda sadece 156 kadın belediye başkanı seçildi. Erkeklerde ise bu sayı 32 bin. 31 Mart yerel seçimlerine göre 1389 belediye başkanının sadece 37’si, yani yüzde 3’ü kadın.
2019 sonuçlarına göre, Türkiye’de toplam 50.217 muhtardan sadece 1.119’u kadın. Yani sadece yüzde 2’si.Kadın belediye meclis üyesi oranı en fazla yüzde 11, kadın il genel meclis üyesi oranı ise en fazla yüzde 3 olabildi.
Gördüğünüz gibi bu oranlar, dünyaca kabul edilen kritik eşiğin oldukça altında! Kısacası; Türkiye’de kadınlar siyasette yeterince temsil edilmiyor.
Değerli Basın Mensupları,
Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak tüzüğümüzde de kritik eşik olan yüzde 33 cinsiyet kotasını hayata geçirdik. Elbette asıl hedefimiz tam eşitliktir. Ayrıca partimiz geçen yıl devrim niteliğinde bir adım attı. Kadınların siyasette eşit temsilini sağlayabilmek amacıyla, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun ilk imzacısı olduğu yasa teklifimizi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sundu. Siyasi Partiler Yasası’nda değişiklik öngören bu teklifimizle, milletvekilli seçimlerinde, siyasi partilerin aday listelerinde, kadın-erkek eşit temsilini sağlamayı hedefledik. Kadınların seçilebilecekleri sıralarda olmasını garanti altına almak için, listelerin bir kadın bir erkek şeklinde "fermuar yöntemi” ile yapılmasınıistedik. Bu teklifimiz AKP ve MHP oylarıyla reddedilmiş olsa da bizler eşitlik mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz! Eşit bir Türkiye’yi kadın-erkek bir arada yeniden inşa edeceğiz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılını demokrasi ile taçlandıracağız!
Değerli Basın Mensupları,
Eşitsizlik sorunumuzun tek nedeni var: ZİHNİYET!
“Ben kadın erkek eşitliğine inanmıyorum”, “anneliği reddeden kadın eksiktir, yarımdır", “kadının kariyeri çocuk doğurmak” ifadelerini kullanan zihniyetten eşitlik beklenilemez.
Kadınların en temel hakkı olan yaşam hakkına sahip çıkamayan, koruma altında öldürülmelerine seyirci kalanlardan samimiyet umulamaz. Bu zihniyet; biz kadınların yaşam hakkını savunan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmemizin tek nedenidir. Bu karar alındığından bu yana, yüzlerce kadın katledildi. Katiller, cinayeti işlemeden önce nasıl ceza indirimi alacaklarına dair internet araması yapıyorlar. Yargılanırken bahanelerin arkasına sığınıyorlar. Önceki yargı kararlarından cesaret alıyorlar!
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |